26 Ekim 2010 Salı

CUSCO

İnka’ların başkenti şu ana kadar en uzun kaldığım şehir oldu..tam 12 gün orada geçirmişim..vay canına şimdi kendim bile şaşırdım, bu kadar olduğunu farketmemişim !!
İlk hoşuma giden şey Arequipa gibi gösterişli bir şehirden sonra son derece sade ve yalın olmasıydı. Ahşap işlemeli balkon ve pencereleri ile taş binaları var, arnavut kaldırımlı dar sokakarı var, bolca turistle beraber sanki bir Akdeniz kasabası ama denizi yok..3400 mt rakımda kurulmuş Akdenizden çok uzak ama onun sıcaklığında bir şehir. Ben çok sevdim J
Machi Pichu en populer yeri ama onun dışında da görülesi pek çok arkeolojik yerleşime sahip. 65 TL verip turistik bilet alan yaklaşık 14 müze ve sit alanına girebiliyor. Anladığım kadarıyla bölgenin yerleşimi MÖ 16000 lere kadar dayanıyor, pek çok uygarlık gelip geçmiş ama en meşhur olanı İnka’lar çünkü en son onlar tarih sahnesinden silinmiş. 100 yıllık imparatorluk 1500lerin başında yok olmadan önce, şimdiki Ekvator, Kolombiya, Bolivya, Şili ve Peru topraklarının bir kısmı üstünde kurulu oldukça ihtişamlı ve geniş bir imparatorlukmuş. Rehber 15 milyonluk bir nüfustan sözetti. Gezdiğim müze ve yerleşim yerlerinden anladığım kadarıyla savaş teknolojisi dışında pek çok konuda ileriymişler. Örneğin eldeki kafa tası örneklerinde ameliyat uygulandığına dair bulgular var. Adamlar beyni açmaya ve müdahale etmeye yeltenmiş. Kafatası demişken müzede ilginç örnekler vardı, bebeklerde baş bağı kullanarak ilginç kafatası şekilleri yaratmışlar. Bu farklılık kişilere prestij sağlıyormuş. (fotograf çekmek yasaktı ama nasıl tarif etsem: kimi uzunlamasına, kiminin alın kısmı tas gibi taşmış..6-7 adet garip kafatası vardı)
Tarım alanlarında teraslamayı çok kullanmışlar. Pek çok arkeolojik alanda teras mevcut. Özellikle Moray denilen yer ilginçti. Daire şeklinde terasların bir çeşit laborauvar olarak kullanılmış olduğu sanılıyor. Her bir teras katı arasında 5 C derece fark varmış, her kata ayrı ürün ekiliyormuş. Koka yaprağı, patates vb dönüşümlü olarak farklı katlara ekilirmiş.
Yapılanma için seçtikleri yerler oldukça stratejik ayrıca dağcı adamlar sporu seviyor olmalılar hep dik ve tırmanışlı yollar ve köyler. Alt yapı da unutulmamış. Tekstil dokuma konusu da oldukça iyi görünüyor çünkü çok hoş tasarım ve kalitede giysiler vardı müzede. Kök boya ile cıvıl cıvıl kıyafetler, altın, gümüş iğne vs takılar. Müzik aletleri, maskeler ve süslemeler de zevk konusunda iyi olduklarına dair iyi ip uçları veriyor bence. Astrolojik hesaplamalar konusunda da çok şey bildiklerini biliyoruz. Dedim ya adamlar bir tek savaşmayı bilememişler. 200 kişilik İspanyol ordusu imparatorluğu bitirivermiş. O sıralarda Fatih İstanbul’u almakla, Gutenberg matbaayı bulmakla meşgulmüş. İnkalar Qeswa (Qechua) dilinde konuşuyorlarmış ama yazı yok. Sayı ve şekillerle anlatım sözkonusu. Güneş, ay, volkan gibi doğaya tapıyorlar, Pagan yani. Lama ve Alpaga kurban ettikleri hayvanlar. Özellikle Lama onlar için çok kullanılan bir simge, bu günü temsil ediyor, yılan yer altını, kondor (akbaba) gökyüzünü. Ya da bir anlamda dün, bugün ve gelecek. Doğum öncesi, ölüm sonrası ve şimdiki yaşam..Koka yaprağı da önemli bir diğer figür. “bugün bana yarın sana” kavramı ve mal değiş dokuşu sosyal yaşamlarına örnek. İnşaa ettikleri tapınak ve yerleşim yerlerinde kocaman kayaları nasıl taşıyıp nasıl bu şekilde düzgün yerleştirebildikleri konusu da oldukça ilginç. Arkeolojik alanların çoğu “Secret Valley- gizli vadi” boyunca yerleşmiş. Gerçekten gizli, dimdik dağların arasında dümdüz sulak tarım alanları.
Not: “HATUN” bu kelimeyi duvarda yazılı görünce rehbere dedim ki türkçede biz bunu güçlü kadın anlamında kullanırız, sizde ne anlama geliyor? Adam qeswa-yani İnka- dilinde aynı anlama geldiğini söyledi ve birlikte şaşırdık, siz de bize katılırmısınız bilemem??  

MACHI PICHU
Cusco dan biraz uzak. Hele bizim seçtiğimiz yol tam bir maceraydı. Virajlı ve tozlu -hem de ne toz- ve deli gibi kullanan şöförler. Son kısım yaklaşık 2 saat yürüyüş yolu gece karanlığa kalma telaşı olmasa güzel bir parkur ama karanlıkta güzelliği tartışmalı. Neyse tüm günü alan yolculumuz Aguas Calantes –sıcak su- da noktalandı ve biz nasılsa eğlenmeyi başardık.  Biz demişken araya reklam alayım biraz. İlknur benim üniversite yıllarından arkadaşım. 10 yıl aradan sonra gecen sene ekim ayında beni facebooktan bulmuştu ve buluştuğumuz gün Kolombiya için uçak biletini aldığını söylediğinde onunla buralarda buluşacağımız ikimizinde aklından geçmezdi..Kader işte! Cusco da buluşup MP ya birlikte gidelim diye yazıştık ve buluştuk. 
Machi Pichu 1438-1471 yıllarında yapılmış. Dimdik dağların arasında etkileyici bir yazlık mekan, çünkü mevsimsel yerleşim içinmiş. Sabahın dördünde uyanıp oraya yürümeyi planlarken sağnak yağmurla karşılaştık, üstümüzde 3 kat yağmurluk öğlene kadar traji komik bir durum yaşadık ama öğlen hava açtı ve biz Huaynapichu ve Hucchupichu denilen tepelere çıkabildik.
Bu tepelere ilk 400 kişi çıkabiliyor. Islak, yorgun ama çok keyifli bir günün sonunda Machi Pichu tatlı anılara yerleşti bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder